Kısmı Zaferlerden Kökten Kurtuluş

"Almanya için bir ütopyacı düş olan şey, radikal devrim, insanın genel kurtuluşu değil, kısmi, sırf siyasal bir devrim, yapının temellerini ayakta bırakan bir devrimdir. (...) kısmi bir kurtuluş (...) sivil toplumun bir kesiminin kendisini kurtararak genel egemenliğe ulaşmasıdır. (...) Ama Almanya'da hiçbir sınıf, onu toplumun yıkıcı temsilcisi yapacak cüret, kararlılık ve acımasızlığa sahip değildir... Almanya sonuna kadar giden bir devrim yapmadıkça, devrim yapmış olamaz. Almanya'da Ortaçağ'dan kurtuluş Ortaçağ üzerindeki kısmi zaferlerden de kurtuluşla mümkündür."

"Bu sosyalizm, genel olarak sınıf farklılıklarının; bu sınıf farklılıklarının dayandıkları bütün üretim ilişkilerinin; bu üretim ilişkilerine tekabül eden bütün toplumsal münasebetlerin ortadan kaldırılmasına; bu toplumsal münasebetlerden çıkan bütün düşüncelerin alaşağı edilmesine varana kadar devrimin sürekliliğinin ilanıdır ve, zorunlu bir geçiş uğrağı olarak proletaryanın sınıf diktatörlüğüdür.''

"Bizim için mesele, özel mülkiyetin şekil değiştirmesi değil, yokedilmesi; sınıf uzlaşmazlıklarının yumuşatılması değil, sınıfların ortadan kaldırılması; varolan toplumun iyileştirilmesi değil, yeni bir toplumun kurulması olabilir ancak".

Acımasız bir eleştiri, tümüyle serbest düşünme, gerçeğe mutlak sadakat ve bilimle...

Sevgiyle kalın...

29 Şubat 2012 Çarşamba

Türkiye'de Burjuva Devrimi


Kemalizm ve 1923 Devrimi
Yanlışlar ve Yalanlar Arasından Hakikate Ulaşmak

Osmanlı’nın Mirası
Ticaret sermayesi, genişleyen hareketi içinde dünyanın farklı yörelerindeki kapitalizm öncesi sosyoekonomik formasyonların ürünlerini gittikçe daha yaygın biçimde kendi devresine katar. Böylelikle, Latin Amerika’dan Asya’ya, dünyanın değişik yörelerindeki toplumlar tek bir dünya pazarının birer parçası haline gelir.

Dünya Pazarıyla Bütünleşirken…

Osmanlı da 16. yüzyılda başlayan ve adım adım gelişen bir süreç içinde Batı Avrupa merkezli dünya pazarıyla bütünleşmiştir. Başlangıçta tahıl ve hammadde ihracatçı biçimde ortaya çıkan bu bütünleşme, 19. yüzyılla birlikte aynı zamanda Osmanlı ülkesinin yükselen sanayi kapitalizminin mamul ürünlerinin bir pazarı haline gelmesiyle ileri bir evreye ulaşır.

Mali Bunalım ve Özel Mülkiyetin Doğuşu

Batı Avrupa’da önce ticaret sermayesinin, daha ileriki bir aşamada ise sanayi kapitalizminin yükselişi, Osmanlı toplumunda hakim olan kapitalizm öncesi üretim ilişkilerinin çözülüş sürecini başlatan dinamikleri de harekete geçirdi.

Meta Üretimi Eski İlişkileri Tasfiye Ediyor…

…Ama meta üretiminin kendisi eski üretim tarzının gözeneklerinde gelişirken, kurulu düzenin bütünsel işleyiş mantığında gedikler açarak eski ilişkilerin tasfiyesiyle sonuçlanacak bir süreci harekete geçirir.

Toprakta Özel Mülkiyetin Gelişimi

Tarımsal üretimin gözeneklerinde tüccar ve tefeci sermayesi her zaman toprakta özel mülkiyetin önkoşulu olmuştur. Osmanlı toplumu da bu kuralın bir istisnası olmayacaktır. Mültezim ve tüccara paralel olarak, merkezi bürokrasinin büyüyen bir bölümü, önce vakıf türü hukuksal biçimlerden yararlanarak, ardından daha açık biçimler altında, toprakta özel mülkiyeti kurar… 19. yüzyılda Osmanlı tarihi biraz da burjuva toplumunun bu temel direğinin güvenceye kavuşması üzerine verilen mücadelelerin tarihidir.

Burjuva Toplumunun Önkoşulları

19. yüzyıl boyunca Osmanlı toplumu büyük iç çatışmalara, iktidar mücadelelerine, kitlesel ayaklanma ve kırımlara, politik ve hukuksal üstyapıda dönüşümlere ve geri dönüşlere, düşünsel alanda köklü bir değişime  sahne oldu.
Bütün bu toplumsal çalkantının temelinde sosyoekonomik yapıda ve onun bir sonucu olarak sınıf bileşiminde yaşanan çığır açıcı değişim yatar.

Osmanlının En Gelişmiş Bölgeleri

Elbette, tersine, bu toplumsal çalkantı ve ona eşlik eden politik mücadeleler de sosyoekonomik yapının değişimi ya da eski biçimiyle muhafazası yönünde önemli etkilerde bulunur.
İniş çıkışlarıyla atılım ve geri dönüşleriyle bu süreç, 20. yüzyılın eşiğine ulaşıldığında, Osmanlı’yı, en azından en gelişmiş bölgelerini, burjuva toplumuna doğru bir sıçrama yapmaya hazır hale getirdi.

19. yy.: Burjuva Toplumunun Önkoşullarının Oluşumu

Bir burjuva toplumunun oluşumunun en önemli önkoşulu elbette kapitalist üretim tarzının gelişmesine uygun bir ekonomik ilişkiler zincirinin artan ölçekte toplumun ekonomik hayatına damgasını vurmasıdır.
Burada ele alınması gereken ilk etken, farklı üretim birbirine bağlayarak, sermayenin üzerinde hareket edebileceği bir zemin yaratan meta üretiminin yaygınlaşmasıdır.

Burjuva Toplumunun Önkoşulları: Ticaret Antlaşmaları

19. yüzyıl Osmanlı ekonomisi bu açıdan son derecede önemli gelişmelere sahne olmuştur. Bu konuda dönüm noktası, İngiltere ile 1838’de imzalanan Ticaret Antlaşmasıdır.
Bu antlaşmalarla açılan dönemde Osmanlı ülkesi, sanayi devrimini yaşamakta olan Batı Avrupa ekonomisiyle hızlı bir bütünleşme süreci içine girer; bu da Osmanlı’nın gittikçe artan sayıda yöresinin (Ege, Akdeniz, Adana, Selanik, Şam, Halep vb.) bir meta dolaşımı ağının içine çekilmesi anlamına gelir. İhracat için üretimin artışı, parasal gelir akımlarının kendinden önceki, kullanım değerlerine bağlı ekonominin yerini alışı, ülkenin doğrudan dış pazarlara bağlı olmayan yörelerinde de meta üretiminin gelişmeye başlamasına yol açar.

Kapitalist Gelişme mi, Yarı Sömürgeleşme mi?

Yarı-sömürge, genel anlamda ekonomisi emperyalist hakimiyet altındaki ülke demek değildir. Politik bağımsızlığına sahip olmakla birlikte, modern devlete özgü bazı işlevsel alanlarda yetkileri emperyalizme devretmiş ülke demektir.
Yalıtılmış feodal ya da her tür kapitalizm öncesi birimlere değil de, bütün bir ülkeyi kavrayan ve dünya ekonomisine bağlayan bir meta dolaşımı ağına  dayanan bütün modern ekonomilerde, devletin ekonomiye ilişkin, zorunlu olarak yerine getirmesi bazı işlevler vardır. Bunların başında iki temel unsur gelir: ulusal paranın yönetimi ve devlet maliyesinin düzenlenmesi. Bu iki temel unsurunu denetleyemeyen devletler, (…) “mali esaret” altında demektir. Yani politik alandaki bağımsızlığı yarım bir bağımsızlıktır.
Böylece Osmanlı’nın 19. yüzyıl boyunca yaşadığı değişim içinde kapitalist gelişme ile yarı-sömürgeleşmenin tek bir sürecin iki veçhesi olduğu ortaya çıkıyor.

Cumhuriyetin Kuruluşu: Kitlesiz Burjuva Devrimi

Yöntem ve Teori Sorunları: Burjuva Devrimi Nedir?
Kemalizm Üzerine Sol Yorumlar
Kemalist Devrimin Doğası
Kemalizm Karşısında Sol Liberalizm
Kemalizm ve Solu
Milli Mücadele Anti-Emperyalist Midir?
Milli Mücadele ve “Kürt Sorunu”
Bir Bütün Olarak Milli Mücadele: Jakoben Olmayan Bir Burjuva Devrimi
Hürriyet Devrimi: 1908 Devrimi
Çokuluslu Halk Devrimi
İttihat ve Terakki ya da Jön Türkler
Sanayi Kapitalizminin Şafağı: Devletçilik
Kemalizmin İlkeleri
Saltanat ve Hilafet
Ulusal Kurtuluş Savaşı Ne Değildi?
Mustafa Kemal’in Mirası Nedir? Ve Önemli Midir?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder