Kısmı Zaferlerden Kökten Kurtuluş

"Almanya için bir ütopyacı düş olan şey, radikal devrim, insanın genel kurtuluşu değil, kısmi, sırf siyasal bir devrim, yapının temellerini ayakta bırakan bir devrimdir. (...) kısmi bir kurtuluş (...) sivil toplumun bir kesiminin kendisini kurtararak genel egemenliğe ulaşmasıdır. (...) Ama Almanya'da hiçbir sınıf, onu toplumun yıkıcı temsilcisi yapacak cüret, kararlılık ve acımasızlığa sahip değildir... Almanya sonuna kadar giden bir devrim yapmadıkça, devrim yapmış olamaz. Almanya'da Ortaçağ'dan kurtuluş Ortaçağ üzerindeki kısmi zaferlerden de kurtuluşla mümkündür."

"Bu sosyalizm, genel olarak sınıf farklılıklarının; bu sınıf farklılıklarının dayandıkları bütün üretim ilişkilerinin; bu üretim ilişkilerine tekabül eden bütün toplumsal münasebetlerin ortadan kaldırılmasına; bu toplumsal münasebetlerden çıkan bütün düşüncelerin alaşağı edilmesine varana kadar devrimin sürekliliğinin ilanıdır ve, zorunlu bir geçiş uğrağı olarak proletaryanın sınıf diktatörlüğüdür.''

"Bizim için mesele, özel mülkiyetin şekil değiştirmesi değil, yokedilmesi; sınıf uzlaşmazlıklarının yumuşatılması değil, sınıfların ortadan kaldırılması; varolan toplumun iyileştirilmesi değil, yeni bir toplumun kurulması olabilir ancak".

Acımasız bir eleştiri, tümüyle serbest düşünme, gerçeğe mutlak sadakat ve bilimle...

Sevgiyle kalın...

20 Şubat 2012 Pazartesi

Bahreyn'de eylemlerin 1. yılındaki gösterilere yine Suudi-ABD destekli rejimin şiddeti damga vurdu.


Pazartesi, 20 Şubat 2012 - 07:34
YazdırYazdır Arkadaşına gönderArkadaşına gönder

Üç maymunun oynandığı ülke: Bahreyn


Bahreyn'de eylemlerin 1. yılındaki gösterilere yine Suudi-ABD destekli rejimin şiddeti damga vurdu. Suriye'ye demokrasi bahanesi ile baskı artırılırken, Bahreyn'de olanlar sümen altı ediliyor.
Bahreyn’de Şiiler’in başını çektiği diktatörlük karşıtı gösterilerin başlamasının ardından tam bir yıl geçti. Protestocular, ülke nüfusunun yüzde 70’ini oluşturan Şii halkı için iş olanağı sağlanması, eşit muamele ve demokrasi talep ediyorlar.
Protestoların başladığı 14 Şubat 2011 yılından bu yana seslerini dünyaya bir türlü duyuramayan Bahreynliler, ayaklanmanın birinci yılında binlerce kişi ile gerçekleştirdikleri eylemde tekrar sünni Krallık’ın şiddetiyle karşı karşıya kaldılar. Polisin biber gazı ve ateşli silahlarla müdahale etmesi sonucunda barışçıl nitelik taşıyan eylem şiddetle son buldu. 30’dan fazla kişi ise tutuklandı.
15 genç kaçırıldı
Ayaklanmanın birinci yıl dönümünde gerçekleştirilecek protestoların öncesinde Bahreyn polisi birçok kişiyi tutukladı. Tutuklananların arasında ise iki Amerikalı insan hakları avukatı bulunuyor. Ayrıca Bahreyn rejimi, tutuklamalarına çarşamba gecesi de devam etti. Press TV’nin iddiasına göre; çarşamba gecesi Şii halkın yoğunlukta bulunduğu Sirte’de güvenlik güçleri 15 genci kaçırdı. Benzer operasyon haberleri Manama yakınlarındaki diğer Şii yerleşim yerlerinden de geldi.
Ayaklanmanın başlamasından bu yana, yüzlerce kişi kayboldu. Bahreyn rejimine göre ise de en az 60 kişi hayatını kaybetti. Ayrıca Şubat 2011’den bu yana yaklaşık 2000 kişi eylemlere katıldığı gerekçesiyle işten çıkarıldı.
Dokunan yanıyor
Bahreyn’deki bu durumu gözler önüne sermeye çalışan birkaç basın organı da sindiriliyor ya da gazeteciler tutuklanıp, işkenceye maruz kalıyor. Bu gazetecilerden biri de Karim Fakhrawi. Fakhrawi, Nisan ayında polis gözetimi altındayken ölmüştü. Bir diğer isim de bağımsız gazeteci Abdulcelil Alsingace. Alsingace, hükümeti eleştiren yazılar kaleme aldığı gerekçesiyle Haziran ayında ömür boyu hapse mahkum edildi. Bahreyn’de eylemcileri tedavi eden sağlık personeli bile rejimin gazabına uğramış ve 15 yıl hapse mahkum edilmişti.
Obama Esad’ı uyarıyor, peki Bahreyn?
ABD Başkanı Obama ve diğer batı ülke başkanları, Beşar Esad’a "demokrasi getirmesi" ve şiddeti durdurması yönünde uzun bir süredir çağrı yapıyor. Suriye'ye dönük olarak ABD'nin istekleri doğrultusunda Arap Birliği ve Türkiye'nin askeri müdahalede bulunması, muhaliflerin daha fazla silahlandırılması ve işgal anlamına gelecek 'insani koridor' açılması seçenekleri somut olarak tartışılıyor.
Neden tüm gözler Bahreyn’de olup bitenlere kapalı?
Bahreyn, Amerikan 5. Filo’suna ev sahipliği yapıyor. Filonun konuşlandığı ülke Bahreyn, sadece bir stratejik bölge olarak değil "İran'ın siyasal etkisinden ve olası saldırılarından korunması gereken bir enerji bölgesi" olarak da Beyaz Saray ve Pentagon için önemli bir ülke konumunda.
Bahreyn’in Arap coğrafyasındaki önemi, gerici sünni iktidarın Suudi hanedanlığı ve ABD tarafından stratejik olarak desteklenmesi ve İran’ın Şiiler üzerindeki etkisinin kırılmak istenmesinden ileri geliyor. Arap dünyasındaki çalkantılar sırasında ABD'yi endişelendiren şeylerden bir tanesi de şii topluluklar ve radikal sünni gruplar arasında İran'ın güç kazanma olasılığıydı.
(soL - Dış Haberler)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder