Avrupa'nın Sıkıntıları Gittikçe Kötüleşiyor
- Avrupa Birliği'nin en acil görevi Avrupa'nın zayıflayan ekonomilerinin borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmemesi için kurtarma fonunun artırılmasıydı. 30 Ocak'ta toplanan liderler bu konuda tam anlamıyla başarısız oldu. Onun yerine 27 AB üyesinden 25'i, kendilerini ekonomik durağanlığa karşı mali teşvik kullanmalarını kanuni olarak kısıtlayacak bir anlaşmaya imza attı. Euro bölgesi dışında yaşayan ekonomistlerin çoğu, bu tutumun son derece tehlikeli olduğunu düşünüyor. Bu ülkeler, dünya ekonomisinin yüzde 20'sinden fazlasını oluşturuyor.
- Onları daha derin ve uzun sürecek durağanlığa mahkûm etmek, ABD'den Çin'e kadar ticarete odaklı tüm ekonomileri de etkileyecek. Daha büyük bir kurtarma fonu olmadan, yatırımcılar zayıflayan İtalya ve İspanya gibi ekonomileri hedef alıp faiz maliyetleri ve sonuç olarak açıkları artıracak. Yine de Avrupalı liderler daha fazla para konusunu Mart'a ertelemeye karar verdi. Piyasadaki spekülatörler, Mart'ı beklemek istemeyebilir. Dünya artık başarısız olan Avrupa zirvelerine alıştı. Bu son zirvenin en moral bozucu yönü de, bazı Avrupalı liderlerin başarı lı olacaklarını düşünüyor olması.
- Yeni mali anlaşma konusunda konuşan Almanya Şansölyesi Angela Merkel, "Zaman sınırlaması göz önüne alındığında, bu bir şaheser" dedi. Geçen Aralık'ta Merkel Avrupalı liderlere, bütçelerini denkleştirip borçlarını azaltmaya yönelik olan bu mali anlaşmanın, Almanya'nın üzerine düşen borç yardımını vermesi için gerekli ön şart olduğunu söylemişti. Mali anlaşma, bir ekonomik dönem boyunca cari açığı gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzde 0.5'ini geçen ülkelere büyük cezalar verilmesini öngörüyor.
- ABD bile son 30 yılda bu tür bir mali kuralı yerine getirmekte zorlanırdı. Zirvedeki liderler ayrıca pek de içten olmadan ve herhangi bir para ayırmadan, iş yaratmaya ve büyümeyi artırmaya yönelik adımlar atılacağını belirtti. AB'nin en büyük ekonomisi ve kurtarma paketine en fazla katkıda bulunan ülke olan Almanya, Avrupa'daki krizin nasıl yönetileceğini belirliyor. Diğer ülkelerin, özellikle de borçlarını ödeyebilmek için mali yardıma ihtiyacı olanların, alınan kararları onaylasalar da onaylamasalar da Almanya'yı takip etmekten başka çareleri yok.
- Birçok lider, örneğin İtalya Başbakanı Mario Monti, açıkça bu süreci onaylamadıklarını söylüyor. Merkel'den daha bilge bir lider, komşularının belini bükecek kısıtlamalar yerine büyüyerek borçtan kurtulmalarına yardım eder ve böylece daha güçlü bir AB yaratırdı. Daha bilge bir lider ayrıca Almanlara, ihracata bağımlı olan zengin ekonomilerinin komşulardan gelen talebe muhtaç olduğunu hatırlatırdı. Almanya'nın sergilediği zayıf liderliğin Yunanistan, İrlanda, Portekiz, İspanya, İtalya, Belçika ve Fransa üzerindeki maliyeti gittikçe yükseliyor. Almanya, ekonomik büyüme yerine mali kemer sıkma politikaları üzerinde ısrar etmeye devam ederse, kendisi de kaçınılmaz olarak ekonomik sıkıntı çekmeye başlayacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder