Kısmı Zaferlerden Kökten Kurtuluş

"Almanya için bir ütopyacı düş olan şey, radikal devrim, insanın genel kurtuluşu değil, kısmi, sırf siyasal bir devrim, yapının temellerini ayakta bırakan bir devrimdir. (...) kısmi bir kurtuluş (...) sivil toplumun bir kesiminin kendisini kurtararak genel egemenliğe ulaşmasıdır. (...) Ama Almanya'da hiçbir sınıf, onu toplumun yıkıcı temsilcisi yapacak cüret, kararlılık ve acımasızlığa sahip değildir... Almanya sonuna kadar giden bir devrim yapmadıkça, devrim yapmış olamaz. Almanya'da Ortaçağ'dan kurtuluş Ortaçağ üzerindeki kısmi zaferlerden de kurtuluşla mümkündür."

"Bu sosyalizm, genel olarak sınıf farklılıklarının; bu sınıf farklılıklarının dayandıkları bütün üretim ilişkilerinin; bu üretim ilişkilerine tekabül eden bütün toplumsal münasebetlerin ortadan kaldırılmasına; bu toplumsal münasebetlerden çıkan bütün düşüncelerin alaşağı edilmesine varana kadar devrimin sürekliliğinin ilanıdır ve, zorunlu bir geçiş uğrağı olarak proletaryanın sınıf diktatörlüğüdür.''

"Bizim için mesele, özel mülkiyetin şekil değiştirmesi değil, yokedilmesi; sınıf uzlaşmazlıklarının yumuşatılması değil, sınıfların ortadan kaldırılması; varolan toplumun iyileştirilmesi değil, yeni bir toplumun kurulması olabilir ancak".

Acımasız bir eleştiri, tümüyle serbest düşünme, gerçeğe mutlak sadakat ve bilimle...

Sevgiyle kalın...

26 Şubat 2012 Pazar

Marx ve Engels'in Mektupları- Giriş


Karl Marx ve Friedrich Engels
Bilimsel Sosyalizmin Kurucuları
Kimdiler, Ne İstediler, Nasıl ve Kiminle Mücadele Ettiler?
Işıkları Yolumuzu Aydınlatsın!
Marx ve Engels Kimdir?
Karl Heinrich Marx:
Doğumu: 5 Mayıs 1818, Trier, Almanya (Prusya Krallığı)
Ölümü: 14 Mart 1883, Londra, İngiltere
Doğumu: 28 Kasım 1820, Barmen, Rheinprovinz, Prusya
Ölümü: 5 Ağustos 1895 (74 yaşında)
Londra, İngiltere,
Özofagus kanseri
Vladimir İl’iç Ulyanov Lenin Mektuplar Üzerine
".... bu mektupların bilimsel ve siyasal değeri çok fazladır. Okurun gözünde yalnızca Marx'la Engels'in büyüklüğünü açıkça ortaya koymakla kalmaz, aynı zamanda Marksizmin, o çok zengin kuramsal içeriğini de canlı bir biçimde gözler önüne serer.
Çünkü, Marx'la Engels, mektuplarında, daha önceki görüşlere bakışla en yeni olanı, en önemli ve en güç olanı vurgulayarak ve açıklayarak, hatta zaman zaman tartışarak ve karşılıklı görüş alışverişinde bulunarak, doktrinlerinin her yönüne tekrar tekrar dönerek eğilirler.

İşçi Sınıfının Politik Görevleri
Bütün dünyadaki işçi sınıfı hareketi tarihinin en önemli olayları ve en temel noktaları, çarpıcı canlı resimler olarak, bu mektuplarda okurun gözleri önüne serilir. Daha da değerli olanı, işçi sınıfı politikası tarihidir. Eski ve Yeni Dünyanın değişik ülkelerinde ve farklı tarih kesitlerinde, işçi sınıfının politik görevlerinin sunuluşundaki başlıca ilkeleri çok değişik durumlarda tartışırlar.
Bu mektupların kapsadığı dönem, işçi sınıfının burjuva demokrasisinden ayrıldığı, bağımsız bir işçi sınıfı hareketinin ortaya çıktığı, proletarya taktiklerinin ve politikasının temel ilkelerinin tanımlandığı bir dönemdir.
Çünkü bu içerik, proletaryanın değişimi gerçekleştirme biçimindeki temel amacını nasıl engin bir derinlikle kavradığını sergiler ve oportünizme ya da devrimci lafazanlığa en küçük bir ödün vermeden, bu devrimci amaçlar açısından zamanına ve yerine göre uygulanacak taktiklerin ve görevlerin, alışılmadık ölçüde yumuşak biçimde tanımını yapar.
Bütün mektupların odak noktasını, tartışılan ve açıklanan düşüncelerin tümünün buluştuğu ana noktayı tek sözcükle tanımlamak isteseydik, bu sözcük, diyalektik sözcüğü olurdu. Ekonomi politiğin, temellerinden başlayarak yeniden biçimlendirilmesine, tarihe, doğa bilimlerine, felsefeye ve işçi sınıfının taktiklerine, politikasına materyalist diyalektiğin uygulanması..."
En Eski Tarihli Mektup
A.N. 1: Engels’ten Marx’a; Ekim 1844 Başı. Bu, Engels’in Marx’a yazdığı, günümüze kadar gelen en eski tarihli mektup. Engels, bu mektubu, İngiltere*’den Almanya’ya döndükten hemen sonra yazdı. Ağustos 1844 sonunda Almanya’ya dönerken Paris*’e uğramış ve on gün kalmıştı. Marx’la ortak kuramsal* çalışmalarının ve işçi sınıfının davası için devrimci savaşımlarının başlangıcı olan tarihi tanışmaları bu sırada oldu.
Öncülüğün İlk Versiyonları
Hatta daha şimdiden, son birkaç yıl içinde işçiler, eski uygarlığın son aşamasına eriştiler; suçlardaki hızlı artış, soygunlar ve cinayetler, onların eski toplumsal örgütlenmeye yönelttikleri bir protesto.
Geceleri sokaklar güvenli değil; burjuvalar dövülüyor, bıçaklanıyor, soyuluyor. Buradaki yerel proleterler, İngiliz proleterlerinin gelişmesine ilişkin yasalara uygun biçimde gelişirlerse, kısa sürede anlayacaklar ki, toplumsal sisteme karşı, böyle bireyler olarak ve kaba kuvvet ile protestoya girişmek yarasızdır.
O zaman insanlar olarak genel kapasiteleri çerçevesinde ve komünizm yoluyla protestoda bulunacaklardır. Doğal ki, biri onlara yolu gösterebilirse.
İlk İki Mektubun Gösterdikleri
Marx ve Engels polisi atlatabilmek için gizli yazışıyorlar.
Daha 1844’te, Engels açık bir şekilde devrimci mücadelenin içinde; geniş çaplı propaganda çalışmaları, kurulan dernekler, broşür hazırlama fikri, İngiliz burjuvazisinin cinayetlerini tüm dünyaya teşhir etme çabaları ve bir yandan da Marx’ı üzerinde çalıştığı eserleri bitirmeye zorlaması.
Üçüncü Mektubun Gösterdikleri
Yıl, 1845. Engels bir yıl önce komünist yazının, Paris’te ortaya çıkmaya-yerleşmeye başladığını söylüyor. 1845’te ise “sokaktaki Almanı bile sardığını” belirtiyor. (Marx ve Engels “Komünizm”den ne anlıyor?)
Engels, 1845 Ocağında, “kendilerinden doğrudan yardım almaksızın oluşmuş ayrı komünist grupları keşfediyor.”
Bazı yayınların ellerine geçtiğinden bahsediyor. Nitekim Marx’ın kendisi de Vorwarts ve Fransız-Alman Yıllıklarının yayınlanmasında görev alıyor. İlkinin 1844 yazından itibaren yayın yönetmenliğine katılıyor. Marx ve Engels 1844’e gelindiğinde  görüşlerinin propagandasına başlamış bulunuyorlar.
Proudhonvari birlik tasarımı üç akşam boyu tartışıldı. İlkin, neredeyse grubun tümü bana karşıydı; sonunda ise yalnızca Eisermann ve Grün’ün üç havarisi. Önemli olan, zor yoluyla devrimin zorunluluğunu kanıtlamak ve genel olarak, Proudhon’un her derde deva reçetesiyle yeniden canlanan Grün türü “gerçek sosyalizm”in proletarya karşıtı, küçük burjuvaca, Straubingervari bir kuram olduğunu ortaya koyarak çürütmekti.
Muhaliflerimin durup dinlenmeksizin hep aynı kanıtlamaları yinelemelerinden dolayı sonunda öfkelendim ve bu Straubingerler’e karşı doğrudan saldırıya geçtim. Bu Grüncüleri fena halde öfkelendirdi, ama, soylu Eisermann’ı komünizme karşı açık bir saldırıya karşı yöneltmeme yardım etti. İşte o zaman pöstekisinin tozunu öyle amansızca attırdım ki, ondan sonra bir daha ortalarda görünmedi. 
ENGELS’TEN BRÜKSEL’DEKİ KOMÜNİST HABERLEŞME KOMİTESİNE
PARİS, 23 EKİM 1846

Materyalist Tarih Anlayışı
Biçimi ne olursa olsun, toplum nedir? İnsanların karşılıklı etkinliklerinin ürünü. İnsanlar, kendileri için şu ya da bu toplum biçimini seçmekte özgür mü? Asla değil. İnsanların üretici güçlerinin belirli bir gelişme düzeyini alırsanız, ona denk düşen belirli bir ticaret ve tüketim biçimine ulaşırsınız.
30, Paris’teki Pavel Vasilyeviç Annenkov’a; Brüksel, 28 Aralık 1846: (1812-1887); Rus liberal toprak ağası; edebiyatçı; 1840’larda Marx’la tanıştı.
Marx’ın Liberal toprak ağalarıyla ne işi vardı?
Politik Sistem vs. Sivil Toplum
Üretimin, ticaretin ve tüketimin belirli gelişme aşamalarını alırsanız, buna tekabül eden bir toplumsal sisteme, tekabül eden bir aile, toplumsal katman ya da sınıf örgütlenmesine, tek sözcükle, tekabül eden bir sivil topluma ulaşırsınız. Böyle bir sivil toplum varsayarsanız, ona uygun bir politik sisteme, sivil toplumun ancak resmi bir ifadesi olan politik sisteme varırsınız.
Ekonomik Biçimlerin Tarihselliği
Demek ki, insanların içerisinde ürettikleri, tükettikleri ve değiştikleri ekonomik biçimler geçici ve tarihseldir. Yeni üretici güçlerin edinilmesiyle insanların üretim tarzını ve üretim tarzıyla birlikte de belli bir üretim tarzı için uygun düşen ekonomik ilişkileri değiştirirler.
Kölelik- Sömürgecilik- Dünya Ticareti ve Büyük Sanayi
Doğrudan kölelik, kredi ve benzeri kadar, bugünkü sanayimizin temel öğesidir. Kölelik olmasa pamuk olmazdı; pamuk olmasa modern sanayi olmazdı. Kölelik sömürgeciliğe değer kazandırdı; sömürgeler dünya ticaretini yarattı; dünya ticareti, geniş ölçekli makine sanayinin zorunlu koşuludur. (37, Annenkov, a.g.e)
Üretici Güçlere Uygun Düşen Toplumsal İlişkiler
Bay Proudhon, insanların bez, keten, ipek ürettiği gerçeğini çok iyi kavramıştır ve böylesine küçük bir noktayı yakalamış olmak büyük bir hünerdir! Ama insanların, üretici güçlerine uygun biçimde toplumsal ilişkiler de ürettiklerini ve bu ilişkiler ortamında bez ve keten ürettiklerini kavrayamamıştır.
Proudhon- Anarşizmin Kurucularından
Pierre – Joseph Proudhon (1809-1865): Fransız yazar, iktisatçı ve sosyolog; anarşizmin kurucusu; 1848’de kurucu meclis başkan yardımcısı.
15. Açıklayıcı Not: Marx’a 17 Mayıs 1846 tarihli yanıtında Proudhon, devrimci savaşım yöntemlerine ve komünizme karşı olduğunu söyleyerek işbirliğini reddetti .
Toplumsal İlişkilerin Soyut Fikirsel İfadeleri
Bundan da daha az anlayabildiği şey, maddi üretkenliklerine uygun biçimde toplumsal ilişkiler üreten insanların aynı zamanda fikirler, kategoriler, yani bu toplumsal ilişkilerin soyut fikirsel ifadelerini de ürettikleridir. Bunun içindir ki, kategoriler, ifade ettikleri ilişkilerden daha kalıcı değildirler. Tarihsel ve geçici ürünlerdir.
Devrimci Teoriyi Kim Anlayamaz?
Bugünkü toplumsal sistemi anlamamış olan bir insanın, o toplumsal sistemi devirmeyi amaçlayan hareketi ve bu devrimci hareketin yazınsal ifadesini anlaması beklenemez.
Küçük Burjuvazisi Nedir?
 Ne Değildir?
İleri bir toplumda küçük – burjuvazi, konumu gereği bir yandan sosyalist, bir yandan ekonomist olmak zorunda kalır; başka deyişle, büyük burjuvazinin ihtişamı ile afallar, halkın çektiği acılar nedeniyle ona sempati besler. Aynı zamanda hem burjuvadır, hem halk adamıdır. (42, Annenkov, a.g.e)
Marx Neyi Keşfetmedi?
Bana gelince, modern toplumda ne sınıfların ne onlar arasındaki savaşımın varlığını bulmuş olmanın onuru bana ait. Benden çok zaman önce burjuva tarihçiler bu sınıf savaşımının tarihsel gelişimini, burjuva iktisatçılar da sınıfların ekonomik anatomisini ortaya koydular.
(75, New York’taki Joseph Weydemeyer’e; Londra, 5 Mart 1852)
Weydemeyer; Albay ve Komünist İşçi Önderi
Joseph Weydemeyer (1818-1866): Alman ve Amerikan işçi hareketinin önderlerinden; Komünist Lig üyesi; Alman 1848-1849 Devrimine katıldı; Amerikan İç Savaşı’nda Birlik Ordusu’nda Albay; Marksizmi Amerika’da ilk kez tanıttı; Marx ve Engels’in dostu ve yakın çalışma arkadaşı.
Marx, Neyi Keşfetti?
Benim yeni olarak yaptığım şey: 
1) sınıfların varlığının, üretimin gelişimindeki belli tarihsel aşamalarla ilişkili olduğunu,
2) sınıf savaşımının zorunlu olarak proletarya diktatörlüğüne varacağını,
3) bu diktatörlüğün yalnızca bütün sınıfların ortadan kaldırılmasına ve sınıfsız topluma bir geçiş olduğunu göstermekten ibarettir.
Üstelik bana öyle geliyor ki, Jones’un hem bu yeni hareketi, hem bundan önce az çok başarılı olmuş ittifak girişimleri, İngiliz işçi hareketinin giderek daha fazla burjuva hareketi durumuna gelmesiyle gerçekten bağlantılı. Böylece tüm ulusların en burjuvası olan bu ulus, görünüşe göre sonal olarak burjuvazinin yanı sıra bir burjuva aristokrasisiyle burjuva proletaryaya sahip olmayı amaçlıyor. Tüm dünyayı sömüren bir ulus için, bu kuşkusuz bir noktaya kadar savunulabilir bir yaklaşımdır. Bu noktada etkisi olabilecek tek şey, gerçekten köyü birkaç yıl olabilir; ama yeni altın yatakları bulunduğundan beri bu da pek olası değil...
MEKTUP 44
ENGELS’TEN LONDRA’DAKİ MARX’A
Manchester, 7 Ekim 1858
Günün Alkışını Toplama Derdinde Olanlar
Bütün kendini beğenmiş boş insanlar için, olduğu gibi küçük burjuva için de tek sorun o anın başarılı olmasıdır; günün alkışını toplamaktır.
(184, Johann Baptist Schweitzer’e; Londra, 24 Ocak 1865)
Burjuvaziyi Merkezileştirmek Ne Demektir?
Burjuvaziyi merkezileştiren her şey, kuşkusuz işçilerin yararınadır.
(214, Manchester’deki Engels’e; Londra, 27 Temmuz 1866)
Ulusların Kendi Kaderini Tayin Hakkı
Eskiden İrlanda’nın İngiltere’den ayrılmasını olanaksız diye düşünürdüm. Gerçi ayrıldıktan sonra Federasyon gelebilir ama şimdi artık bu ayrılığı kaçınılmaz görüyorum.
(228, Engels’e, a.g.e)
Özgür Federal Bir İlişki
Giderek daha çok inanıyorum ki, -ve sorun bu inanışı İngiliz işçi sınıfının kafasına sokabilmekten başka bir şey değil- İngiliz işçi sınıfı, İrlanda politikasını egemen sınıfların politikasından kesin biçimde ayırmadıkça, İrlandalıların davasını ortak dava haline getirmekle kalmayıp, 1801’de kurulan birliği dağıtarak onun yerine özgür federal bir ilişki koymadıkça, burada, İngiltere’de, hiçbir şey yapamaz.
UKKTH, Sadece Ezilen Değil Ezen Ulusun da İşçilerin Yararınadır!!!
Bu, İrlanda’ya duyulan sevgiden ötürü değil, ama İngiliz proletaryasının çıkarları doğrultusunda bir istem olarak ortaya konmalıdır.
(270, Hannover’deki, Ludwig Kugelmann’a; Londra, 29 Kasım 1869)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder