Kısmı Zaferlerden Kökten Kurtuluş

"Almanya için bir ütopyacı düş olan şey, radikal devrim, insanın genel kurtuluşu değil, kısmi, sırf siyasal bir devrim, yapının temellerini ayakta bırakan bir devrimdir. (...) kısmi bir kurtuluş (...) sivil toplumun bir kesiminin kendisini kurtararak genel egemenliğe ulaşmasıdır. (...) Ama Almanya'da hiçbir sınıf, onu toplumun yıkıcı temsilcisi yapacak cüret, kararlılık ve acımasızlığa sahip değildir... Almanya sonuna kadar giden bir devrim yapmadıkça, devrim yapmış olamaz. Almanya'da Ortaçağ'dan kurtuluş Ortaçağ üzerindeki kısmi zaferlerden de kurtuluşla mümkündür."

"Bu sosyalizm, genel olarak sınıf farklılıklarının; bu sınıf farklılıklarının dayandıkları bütün üretim ilişkilerinin; bu üretim ilişkilerine tekabül eden bütün toplumsal münasebetlerin ortadan kaldırılmasına; bu toplumsal münasebetlerden çıkan bütün düşüncelerin alaşağı edilmesine varana kadar devrimin sürekliliğinin ilanıdır ve, zorunlu bir geçiş uğrağı olarak proletaryanın sınıf diktatörlüğüdür.''

"Bizim için mesele, özel mülkiyetin şekil değiştirmesi değil, yokedilmesi; sınıf uzlaşmazlıklarının yumuşatılması değil, sınıfların ortadan kaldırılması; varolan toplumun iyileştirilmesi değil, yeni bir toplumun kurulması olabilir ancak".

Acımasız bir eleştiri, tümüyle serbest düşünme, gerçeğe mutlak sadakat ve bilimle...

Sevgiyle kalın...

31 Ocak 2012 Salı

Kimsesizler barınağında rezalet!- Radikal G.


 
 
AKOM hattına gelen çağrılarla toplanan kimsesiz vatandaşların parmak izi alınıyor.
İstanbul'da soğuk havada spor salonlarına götürülen evsizler 'kalıcı' barınak istiyor. Bir diğer dilek de kayıtta kendilerine sabıkalı muamelesi yapılmasından artık vazgeçilmesi.

Her yıl soğuk havalarla beraber aynı uyarılar yapılıyor: ‘‘Çevrenizdeki kimsesizleri AKOM’a bildiriniz.’’

AKOM (444 2 566) hattına gelen çağrılarla bulunduğu yerden alınan kimsesiz vatandaşlar spor salonlarına naklediliyor. Metin Oktay Spor Salonu’nda kalanlardan Yılmaz Başvardar, Bolluca’da kaldığı barakadan alınarak getirilmiş. Başvardar, personelin kendilerine sabıkalı muamelesi göstermesinden şikâyetçi: ‘‘Parmak izlerimiz alındı. Sıra sıra dizili yataklar psikolojimi bozuyor. Bakar mısınız? Mülteci kampı gibi burası.’’ 61 yaşındaki, şeker hastası, felçli İsa Biril aslında huzurevinde kalmak istiyor.

Yaşlı bir amcanın isteği ise yürek burkuyor: ‘‘Fotoğrafımı çekme yavrum, yakınlarım görürse çocuklarım rahatsızlık duyabilir.’’
Ayrılırken bize de sitemde bulunuyorlar: ‘‘Sadece kışın havalar soğuyunca yüzümüze bakıyorsunuz. Halbuki biz her zaman çevrenizdeyiz. Unutuyorsunuz bizi.’’


Kayıt, parmak izi, banyo, traş...

Kayıtta kimlik bilgilerinin yanı sıra fotoğrafları çekiliyor, parmak izleri de alınıyor. Daha sonra saç-sakal kesimleri yapılarak banyo ettiriliyor. Yeni giysiler veriliyor, sağlık kontrolleri yapılıyor. Yakınlarla iletişime geçiliyor.

Tarabya Metin Oktay Tesisleri’ne şimdiye kadar kayıt yaptıran 816 kişiden sadece 13 kişi ailesine ‘teslim edilebildi’. 508 kişi ise kendi isteği ile ayrıldı. Şu anda kalan kişi sayısı 225.

Kalanlara portatif yatak ve bir battaniye veriliyor. Günde 3 öğün yemek sunuluyor. Kalanların genel olarak şikâyeti yatak sorunu, personelin tutumu ve sürekli kalabilecekleri yerlerin olmaması. Salonda görevlilerin uyarısına rağmen sigara içiliyor.
Bu konukları rahatsız ediyor.
FATİH YAĞMUR – Radikal
31.01.12

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder